Madde Kullanımının Nedenleri
Madde kullanımı ve bağımlılığın gelişmesi toplumsal, ruhsal, kültürel ve fizyolojik olmak üzere birçok açıdan değerlendirilmek amacıyla farklı disiplinler tarafından araştırılmıştır. Bireyde madde bağımlılığının nedenlerinden bahsederken tek bir etmenden söz edilemez. Her biri bağımlılığın gelişmesinde rol oynayabilmektedir.
Psikolojik Nedenler
Engeller ve sorunlarla karşılaştığında daha çabuk incinen ve negatif duygulanım yaşayan kişiler bu özellikleri nedeniyle diğer bireylere göre fazla engellenme yaşarlar. Yaşanılan toplumda engellenmeye neden olabilecek birçok etken yer almaktadır. Bu tür bireyler isteklerinin hemen gerçekleşmesini isterler ve bunun aksi gerçekleştirdiğinde yıkım yasarlar. Yaşadıkları bu duygular ile baş edemedikleri takdirde kendilerini kısır bir döngünün içinde bulurlar. Madde kullanan bireylerde sıkıntıdan ve sorunlardan uzak kalma isteği on plandadır. Bu nedenle kişinin madde kullanımı bırakmasından sonra yaşadığı herhangi olumsuz bir olayda tekrar madde kullanımına başlarlar. Bu bireylerin genellikle acıyı ya da sorunu tolare etmede sorun yaşadıkları görülür. Yaşanan sorunun ve bu sorunların yaşattığı olumsuz duyguların biran önce son bulmasını istemektedirler. Bu nedenle madde kullanmalarındaki temel neden olumsuz duyguların yaşanmasından kaçmaktır. Madde kullanımının bırakıldığı dönemde yoksunluk dönemi ortaya çıkmaktadır. Bu dönem bağımlı birey için kolay değildir ve birçoğu bununla bas edemeyebilir. Fakat yaşanan bu dönem sonraki dönemlerde yaşanması muhtemel acılara bir hazırlanma evresi gibidir. Yani bu dönemde tekrar başlamak yerine bas edebilmeyi öğrenen birey tekrar madde kullanımını önleyecek etkenlerden birini gerçekleştirmiş olacaktır. Bazı bireylerin ödüllendirilme ve sevilme duygusunu öteleyebilme yetisinin yüksek olmaması onların biran önce ödüllendirilme beklentisi içinde olmalarına neden olur. Çünkü devamlı iyi olma ve sevilme duygusunu yaşamak isterler. Kişiler maddeye yönelmelerinin nedeni olarak bu maddelerin kendilerini mevcut durumlarından iyi hissettirdiği düşüncesiyle yöneldikleri söylerler. Bu problem genellikle olgunlaşmamış kişiliklerde gözlenmektedir.
Çevresel Nedenler
Hiçbir birey madde bağımlısı olarak dünyaya gelmez çünkü vücut yapılarının maddeye ihtiyacı yoktur. Hayatlarının sonraki evrelerinde maddenin varlığından haberdar olur ve onu kullanır. Bunun sonucunda birey artık o maddeden kopamaz ve onunla var olabilir hale gelir. Bu sebeple bağımlılık teorisi yalnızca birey etkeni ile açıklanamaz bireyin yaşadığı ve etkileşim halinde olduğu çevre faktörünü de kapsamaktadır. Özellikle ergenlik dönemindeki madde kullanımında aynı yaştaki gençlerin etkisi oldukça yüksektir. Ergenlik döneminin tipik özelliği olarak aileden vazgeçememe ile birlikte farklı gözükme uğraşı ve arkadaş çevresiyle giderek yakın ilişkiler kurma, onlar tarafından kabul görme, kendini onlara sevdirme ve kabul ettirme sürecinde yaşadıkları sorunlardan uzaklaşma sebebiyle madde kullanımına başladıkları belirtilmiştir. Sosyal öğrenme kuramına göre suç içeren davranışın öğrenme ile ilişkisi bulunmaktadır. Yani birey aile içinde, bağlı olduğu kültürde gözlemleyerek öğrenir. Yetiştiği ailede bağımlı ebeveyn veya sosyal etkileşim içinde olduğu çevrede var olan bağımlı bireylerin arasında yetişen çocukta bağımlılığın gelişme olasılığı yüksektir. Yapılan birçok çalışmada varılan ortak sonuç şudur ki; madde kullanımının önüne geçmede aile önemli rol oynamaktadır. Ailedeki ebeveynler madde kullanmıyor olsalar dahi baskıcı ya da kuralsız, iletişimde kopukluk, duygusal paylaşımın olmadığı, sağlıksız aile yapıları içinde yetişen çocuğun madde ile tanışması kolay olmaktadır. Bir çalışmada otoriter yapıya sahip olan ailelerin çocuklarında alkol/madde kullanımının daha az olduğu tespit edilmiştir. 2002 yılında 19-25 yaş arası, 294 kişiden oluşan genç ergenlerde akranların madde kullanımına etkisinin araştırıldığı bir çalışmada sigara, alkol, madde kullanımında yakın arkadaş gruplarının madde kullanım özelliklerinin benzer olduğu sonucuna varılmıştır. 2004 yılında yapılmış olan ve yaş ortalamaları 12 olan 1826 ergenle yürütülen çalışmada, madde kullanımı üzerinde akran ve aile desteğinin rolünün araştırıldığı farklı bir çalışmada madde kullanımında akran desteğinin pozitif, aile desteğinin ters ilişki gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Huba ve arkadaşlarının (1980), yaptıkları gözlemsel bir araştırmada madde kullanımında arkadaş alt kültürünün etkisinin olmadığı gözlemlenmiştir. Amerikan Madde Bağımlılığı ve Kötüye Kullanımı Ulusal Merkezi (National Center on Addiction and Substance Abuse: CASA) 1995 yılında 2000 erişkin ve 400 ergenlik dönemindeki bireylerle, 1996 senesinde ise 1200 ergen ve 1166 ailede madde kötüye kullanımı ve madde bağımlılığına dönük Amerikan halkının fikirlerini ortaya çıkarmak üzere bir çalışma gerçekleştirmiştir. Araştırmalar madde kötüye kullanımı için en önemli risk etmenlerinin en tehlikelisini yasal olmayan maddelere yakınlık ve kolay elde edebilirlik olduğu sonucuna varmışlardır.
Biyolojik Nedenler
Alkol bağımlılığında kalıtımsal faktörlerin etkisi olduğuna dair önemli veriler yer almaktadır ve bu bilgiler ikiz ve evlat edinilmiş bireylerle yapılmış çalışmalarla desteklenmiştir. Ancak diğer madde kötüye kullanımlarında veya bağımlılıkların gelişmesinde kalıtımsal etkenlerin rolü üzerine alkol bağımlılığında olduğu kadar fazla bilgi yer almamaktadır. Fakat bağımlılıkların multifaktöriyel, multigenetik etiyolojiye sahip olduğu söylenebilmektedir. Son yıllarda uyuşturucu maddelerin genetik geçişi üzerine yapılmış çeşitli çalışmalar yer almaktadır. Opiyat bağımlılarında genetik olarak belirlenmiş hipoaktif (etkinlik derecesi yüksek olmayan)bir opiyat sistemi olduğu düşünülmüştür. Söz edilen bu hipoaktivitenin sonucunda doğal olarak salınan opiyat miktarı çok düşük veya doğal olarak salınan opiyat antagonistlerinin miktarı ise oldukça fazladır. Aynı zamanda bunun nedenlerinden birininde dopaminerjik veya noradrenerjik nörotransmitter yapıların anormal fonksiyonunun olabileceği söylenmektedir. Genetik faktörlerin bu nörotransmitterleri etkilediği belirtilmiştir. Madde bağımlılığı konusunda ikiz ve evlat edinilen bireylerle yapılan çalışmalarda kalıtımsal faktörün önemli bir etken olduğu fikrini destekleyen sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin, tek yumurta ikizi olan kardeşlerden birinde var ise, %70-80 diğerinde de gelişme olasılığının olabileceği belirlenmiştir. Ortaya çıkan bu oran evlat edinilmişler üzerinde yapılan çalışmalarda da yüksektir. Eroin bağımlısı bireylerin akrabalarının %5’inde madde kötüye kullanımı tespit edilmiştir Madde kullanan bireylerin çocuklarında da madde kullanımının var olmasının sebepleri yalnızca genetik faktörler ile açıklanamamaktadır. Aile yapısı ve öğrenme genetik etkenlerin yanında ikinci bir etken olabilmektedir. Bu etkenlerden hangisinin çocuğun madde kullanımına direk yol açtığı tartışılmaktadır.
Uzm. Psk. Zeynep Kaya Yüksel